Menu Close

Onkoloji Hastalıkları

Kanser, çevresel koşullar ve genetik etkilerle ortaya çıkan, hücrelerin kontrolsüz şekilde bölünmesiyle ve çoğalmasıyla karakterize kompleks bir hastalıktır. İnsan vücudunu etkilediği bilinen 100’den fazla kanser türü bulunmaktadır. Dünyada bir yılda 10 milyon kişinin kanser tanısı aldığı tahmin edilmekte ve önümüzdeki yıllar içinde tanı alma sıklığının artması öngörülmektedir.
Kanser taramalarının yapılması erken tanı koyabilme açısından büyük önem taşır. Bunun yanında günümüzde, genetik alanındaki gelişmeler sayesinde belirli kanser türleri için bireye özgü tedavi seçenekleri de gündeme gelmiştir. Genetik danışma eşliğinde, sonraki kuşaklar için risk belirlenmesi ve uygun genetik testlerin planlanması mümkündür.

ALK Mutasyon Analizi Testi
Anaplastik Lenfoma Kinaz (ALK) geni, özellikle beyin ve sinir hücrelerinin gelişimi için oldukça önemli olan ALK reseptörlerinin sentezinden sorumludur. ALK (2p23) geni yeniden düzenlenmeleri, sistemik T-hücre kökenli non-Hodgkin lenfoma tipi olan anaplastik large-cell lenfomada (ALCL) gözlenir. Hastaların %75’inde ALK ve NPM gen bölgeleri arasında oluşan t(2;5)(p23;q35) saptanır ve kötü prognoz ile ilişkilidir. KHDAK (Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde anormal hücre proliferasyonu ile bağdaştırılmıştır. ALK mutasyonu varlığında metastatik KHDAK hastalarında ALK TKİ tedavisine cevap %50-61 ‘dir.

BRCA1-2 Mutasyon Analizi Testi
Meme kanserine yatkınlık yaratan mutasyonlar başlıca BRCA1 ve BRCA2 genlerindedir.
Normal hücrelerde bu genler DNA’nın stabilitesini sağlayıp, kontrolsüz hücre büyümesini engellemeye yardımcı olurlar. Bu nedenle tümör baskılayıcı genlerdir.Eğer bir kadın BRCA1 veya BRCA2 geninde tehlikeli bir mutasyon taşıyorsa, bu bireyin hayatı boyunca meme ve/veya yumurtalık kanseri geliştirme riski büyük ölçüde artmıştır.
BRCA 1-2 gen mutasyonları taşıyanların % 70-90 nın da meme veya yumurtalık kanseri ortaya çıkar. Kalıtsal meme kanseri şüphelenilen aile bireylerinde yapılacak BRCA gen testleri bu durumu kesinleştirilebilir.

BRAF GENİ V600E MUTASYONU
BRAF geni, mitogen-aktivated protein kinaz sinyal yolunda (MAPKs) rol alan serin/treonin klnaz aktivitesine sahip bir proteini kodlar. Etkisini KRAS üzerinden gerçekleştirerek hücre bölünmesini kontrol eder. Kolorektal kanserlerde (CRC) %15, papillertiroid kanserinde ise %45 oranında somatik BRAF gen mutasyonları saptanmıştır. Karsinogeneziste en sık V600E mutasyonu gözlenir.

EGFR DİZİ ANALİZİ TESTİ
Tedaviye yanıt vermeyen Non-Small Cell Akciğer Kanseri (NSCLC) olgularında EGFR gen mutasyonlaının taranması ve tedavi yaklaşımının değiştirilmesi önem kazanmaktadır.EGFR geni 7. kromozomun kısa kolu (7p12) üzerinde yer alır ve 28 ekzondan oluşur. Somatik mutasyonlar sıklıkla EGFR geni tirozin kinaz domaini (ekzon 18-24) içerisinde yer alan 18, 19, 20 ve 21. ekzonlarda saptanmakta olup en sık ekzon 19 (%46-50), 21 (%40-42), 20 (%6-7), 18 (%4-6) ve nadirende ekzon 22’de gözlenmektedir.

KRAS MUTASYONLARI
Rutin olarak en yaygın gen mutasyonu olan KRAS tüm kolon kanseri hastalarında test edilmektedir.
KRAS geni, Kolorektal kanserlerde (CLC) %30-40, non-small celi akciğer kanserlerinde (NSCLC) %10-30, pankreas kanserlerinde %90 ve baş ve boyun tümörlerinde ise %5 oranında Anti-EGFR tedavilerine karşı rezistans (direnç) gelişimine neden olan somatik KRAS ve NRAS mutasyonları gözlenmektedir.

TP53 GENİ DİZİ ANALİZİ TESTİ
TP53 geninde oluşan mutasyonlar meme kanseri, yumuşak doku kanseri ve kemik kanserine sebep vermektedir.TP53 geni, kanser predispozisyonu ile ilişkili otozomal dominant 2 form ile karakterizedlr. Bunlar; klasik Li-Fraumeni Sendromu (LFS) ve Li-Fraumeni-like (LFL) Sendromu olup, yumuşak doku sarkoması, osteosarkom, premenapoz dönemde meme kanseri, beyin tümörü, adrenokortikal karslnoma ile kendisini gösterir.

RET MUTASYON ANALİZİ TESTİ
Multipl endokrin neoplazi tip 2 (MEN2); MEN2A, FMTC (familyal medullar tiroid karsinoma) ve MEN2B olmak üzere üç farklı klinik tabloya neden olabilir. Bunların tümünde medullar tiroid kanseri görülme riski yüksektir. Ayrıca, MEN2A ve MEN2B’de feokromositoma gelişme riski artmıştır. MEN 2A olgularında ise paratiroid adenomu ve hiperplazisi riski yükselir. MEN2 sendromuna neden olduğu bilinen tek genetik bölge RET genidir. Moleküler genetik testler ile MEN2A ve MEN2B olgularının %98’inde mutasyonlar tanımlanırken bu oran FMTC olgularında %95’dlr. Laboratuvarımızda Ret geni tüm gen DNA dizi analizi olarak çalışılmaktadır.

MSI
Mikrosatellit instabilité, sporadik kolon kanserlerinin yaklaşık %15’inden sorumlu bir genetik yolaktır. DNA mismatch (hatalı eşleşme) onarım sistemindeki defektlerden dolayı oluşmaktadır. DNA mismatch onarım sistemi hatalı olan kişilerde mikrosatellit instabilité oluşmakta ve mutasyon riski artmaktadır. Tümör süpresör genlerde oluşan bu mutasyonlar başta kolorektal kanser olmak üzere, endometrium kanseri, gastrlk kanser vb malignansilerin gelişimine yol açmaktadır. Mikrosatellit instabilité en sık proksimal kolon kanserlerinde saptanmaktadır. Kanser dokularında mikrosatellit instabilité, PCR yöntemi ile saptanabilmektedlr.

NTRK
NTRKl, NTRK2 veya NTRK3’ü (sırasıyla nörotrofln reseptörlerini TRKA, TRKB ve TRKC kodlayan) İçeren NTRK gen füzyonları, çeşitli yetişkin ve pediyatrik tümör tiplerinin onkojenik sürücüleridir. Bu füzyonlar klinikte tümör DNA ve RNA dizileme ve plazma hücresiz DNA profili gibi çeşitli yöntemler kullanılarak tespit edilebilir. Larotrectinib veya entrectinib gibi birinci nesil TRK inhibitörü ile NTRK füzyon pozitif kanserli hastaların tedavisi, tümör histolojisine bakılmaksızın yüksek yanıt oranları (>% 75) ile ilişkilidir. Birinci nesil TRK inhibitörleri, ara sıra tümör dışı, hedefe yönelik advers olaylarla karakterize edilen toksisite profilleri ile çoğu hasta tarafından iyi tolere edilir (malign olmayan dokulardaki TRK inhibisyonuna atfedilebilir). Birçok hastada kalıcı hastalık kontrolüne rağmen, ileri evre NTRK füzyon-pozitif kanserler, sonunda TRK İnhibisyonuna dirençli hale gelir; direnç, NTRK kinaz alanı mutasyonlarının edinilmesiyle sağlanabilir. Real time veya NGS yöntemleri ile de çalışabilmektedir.

PDL1
PD-Ll, bağışıklık sisteminin T hücrelerinin aktivasyonunu baskılayan ve tümörlerin ilerlemesine neden olan bir moleküldür. Akciğer, mide, karaciğer, böbrek, yemek borusu, pankreas, kadın yumurtalık ve mesane kanseri gibi kanserlerde, PD-Ll ‘in aşırı ekspresyonunun (pozitifliği), kötü klinik sonuçlarla, meme kanserinde ise daha iyi klinik sonuçlarla ilişkili olduğu bilinmektedir. Kolorektal kanser ve melanomda PD-Ll ekspresyonunun prognostik (gidişatı tahmin edici) değeri tartışmalıdır. Bu nedenle örneğin kolorektal kanserler için başka biyobelirteçler (MSI, TML gibi) daha ön plandadır.
Yapılan çalışmalar, tümör hücrelerinde PD-Ll düzeyinin tedavi (immünoterapi) seçiminde yol gösterici olabileceğini göstermektedir. Kanseri türüne ve kaynaklandığı organa bağlı olarak değişmekle birlikte, PD-Ll pozitif tümörü olan hastalar, negatif olanlara göre, Immün kontrol noktası baskılayıcı ilaçlara 2-3 kat daha yüksek objektif yanıt vermektedir.

ABL1 Dizi Analizi Testi (İmatinib Direnci)
9q34 bölgesinde bulunan ABL1 geninin 5′ kısmına yakın bir bölgeden kırılması ile 3′ tarafında kalan parçanın, 22ql 1 BCR geninin 3′ kısmına yakın bir bölgeden kırılan bu bölgeyle füzyonu sonrasında BCRABL1 füzyonu ortaya çıkar. Translokasyon sonrasında ortaya çıkan yeni kimerik gen, artmış tirozin kinaz aktivitesine sahip bir ABL1 proteininin (p210 füzyon proteini) üretilmesine neden olur.

Görüşme Başlat
Bize yazın :)
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?